Dışişleri Şehitleri Anıtı Projesi Yarışması – Hafıza Çemberi

 

Hafıza, doğa, eşik

 

Botanik Park’ın yeşil katmanlarına eklemlenen bu anı mekânı, Ankara’nın doğal ve kültürel hafızasındaki bir eşiği bir anı mekanına dönüştürür, doğanın sürekliliği içinde yeni bir kültürel katman oluşturur.

 

Tasarım, parkın yeni ana girişi olmanın ötesinde, kentsel kolektif belleğin yaşayan bir parçası haline gelir. Her bir dikme, kaybedilen bir insanı temsil ederken, dikmelerin öbeklenmeleri yıllara yayılan kayıpların zamansal yoğunluklarını gösterir. Bu ritim, hem zamana yayılan acının sessiz kaydını, hem de tarihin dalgalanan hatırasını izleyiciye aktarır.

 

Ziyaretçi, rampadan sakin inişini sürdürürken, bir yandan şehitlerin isimlerini okuyarak bireysel kayıplarla yüzleşir, bir yandan da Botanik Park’a açılan farklı panoramalarda doğanın ve insanın sonsuz döngüsünü hisseder. İniş boyunca yaşanan bu ikili deneyim, hatırlamanın ağırlığı ile doğanın hafifliği arasında dengede ilerleyen bir düşünsel yolculuk sunar.

Mekânın merkezinde toplanan su, her bir dikmeden ince çizgilerle akarak hayat bulur. Bu su, şiddete ve ayrışmaya karşı bir cevap olarak; aşırı milliyetçi nefretin ateşine karşı iyileşmenin, birleşmenin ve zamansızlığın simgesidir. Sonsuz bir döngüde birleşen bu akış, kayıpları onurlandırırken aynı zamanda yaşamın ve barışın sürekliliğini işaret eder.

 

Dışişleri Şehitleri Anı Mekânı, doğayı bölmeden, doğanın parçası olarak hafızaya alan açar.Kente açılan bir hafıza durağı, tarihle doğa arasında uzanan sessiz ama güçlü bir köprü kurar.

 

Kentsel ve Doğal Bağlam

Ankara’nın Yeşil Omurgası İçinde Bir Hafıza Mekânı

Yeşil akslar, kentsel süreklilik

 

Yeni Cumhuriyet’in ideal kent tasavvurunu temellendirdiği 1924 Lörcher Planı’yla bugünkü Atatürk Bulvarı’nın temelleri atılmıştır. 1928 Jansen Planı’nda yeşil yollar, parklar ve sebze bahçeleriyle örülü bir sistem kurgulanmış; Atatürk Bulvarı yalnızca bir ulaşım hattı değil, aynı zamanda kenti kuzeyden güneye kat eden bir ‘yeşil omurga’ haline getirilmiştir. Ulaşım akslarındaki yeşil omurgalara ek olarak büyük kamusal alanlar, doğal vadiler ve parklar ile daha sonra ‘yeşil kuşaklar’ olarak tanımlanan bir örüntü oluşturulmaya çalışılmıştır. Botanik Park Atatürk Bulvarı yeşil aksının bir devamı ve aynı zamanda Dikmen Vadisi yeşil aksına da bağlantının önemli bir parçasıdır.

Anıt alanı, işte bu tarihi omurganın güney ucunda, Çankaya Caddesi ve Cinnah Caddesi arasında konumlanmaktadır. Çankaya Köşkü’ne ve elçiliklere komşuluğu, alana yalnızca doğal değil; kültürel ve diplomatik bir ağırlık da kazandırır. Bu durum, mekânı sıradan bir park girişinin ötesine taşımakta; onu hem kent belleğinin sürekliliğini destekleyen, hem de ulusal hafızaya yeni bir katman ekleyen bir eşik haline getirmektedir.

 

Botanik Park, sahip olduğu zengin biyolojik çeşitlilik ve peyzaj karakteriyle, yalnızca ekolojik bir alan değil, Ankara’nın kültürel peyzajının da önemli bir parçasıdır. Anı mekânı tasarımı, bu kültürel sürekliliği bozmadan, aksine güçlendirerek; doğa ile kültür, bireysel hafıza ile kolektif bellek arasında yeni bir köprü kurar.

Doğal Yapı ve Mikroklimatik Özelliklerin Tasarımı Yönlendirmesi

Vadinin Ekolojik Sürekliliğinde Sessiz Bir Yürüyüş

Vadi formu, topografya, iklim

 

Botanik Park, Ankara’nın en yüksek kotlarından birinde, doğal vadi formunun sunduğu özgün bir topografya içinde yer alır. Bu jeomorfolojik yapı, hem kuzey-güney doğrultusunda kademelenen bir manzara deneyimi sunar, hem de mikroklimatik çeşitliliği destekler.

 

Vadi formu sayesinde, bölge içinde nem oranı çevreye göre daha yüksektir; bu da Ankara’nın kurak ikliminde nadir görülen bir ekolojik çeşitliliğe olanak tanır. Yarışma alanı, parkın bu doğal akışına paralel bir kademelenme sunar: Üst kotta Çankaya Caddesi’ne açılan sert bir kentsel sınırdan, alt kotta parkın yeşil dokusuna yumuşak bir geçiş sağlar. Bu eşikler, tasarımın mekânsal kurgusunda, rampalı iniş hattı boyunca hem fiziki hem de algısal bir geçiş deneyimi yaratır.

Bitki örtüsü, doğal Anadolu florasından egzotik türlere kadar geniş bir çeşitlilik sergiler. Mevsim geçişleriyle değişen renkler ve dokular, anı mekânının doğal bağlamla uyum içinde mevsimsel bir değişim yaşamasına olanak verir. Bu değişken peyzaj, mekâna yalnızca estetik bir zenginlik katmaz; aynı zamanda hafızanın da zamanla katmanlanan, dönüşen bir süreç olduğunu hatırlatır.

 

Doğal topografya ve ekolojik çeşitlilik, tasarımın hem fiziksel yerleşimini hem de kavramsal yaklaşımını belirleyen temel unsurlar olmuştur. Anı mekânı, bu hassas dengeleri koruyarak, doğayı bir dekor olarak kullanmaktan ziyade, doğanın kendisini anının taşıyıcısı haline getirir.

 

Hafıza, Akış ve Sessizlik

Birlik, Zamansızlık ve İyileşmenin Mekânı

Kavramsal kurgu, hafıza mekânı, suyun sembolizmi

 

Anı mekânı tasarımı, doğayla bütünleşen bir hafıza alanı oluşturmayı hedefler. Sert geometrilerden kaçınılmış, doğal topografyaya uyumlanan yumuşak bir mekânsal kurgu geliştirilmiştir. Çankaya Caddesi’nden başlayan engelsiz rampa, ziyaretçiyi parkın vadisine doğru nazikçe yönlendirir; her adımda zamanla, hafızayla ve doğayla derinleşen bir ilişki kurar.

 

Dikmeler kaybedilen her bir hayatı simgeler. Dikmelerin yıllara göre öbeklenmesi, bireysel kayıpların ötesinde tarihsel birikimin dalgalı ritmini görünür kılar. İniş süreci, yıllar ilerledikçe yoğunlaşan bir hafıza deneyimi sunar; ziyaretçi hem geçmişle yüzleşir, hem de doğanın değişmeyen akışı içinde düşünsel bir yolculuğa çıkar.

 

Dikmelerin bir daire oluşturması ve mekânın merkezinde toplanan su öğesi, birliği ve zamanın sonsuzluğunu vurgular. Her bir şehit dikmesinden ince bir çizgi halinde süzülen sular, anı meydanının merkezinde birleşir. Bu birleşme, bireysel acıların kolektif hafızada buluşmasını ve ortak bir iyileşme arzusunu simgeler. Su, burada sadece fiziksel bir öğe değil; aşırı milliyetçiliğe ve şiddete karşı bir iyileşme, birleşme ve sonsuzluk sembolüdür.

Tasarımın dili, anıtsallıktan kaçınarak sade, sessiz ve güçlü bir atmosfer yaratır. Ziyaretçiye doğrudan bir yönlendirme yapmaksızın, kendi duygusal ve düşünsel yolculuğunu kurabileceği açık bir alan sunar.

Hafıza, akış ve sessizlik, bu mekânda birbirine karışarak kalıcı bir deneyim yaratır.

 

Mekânsal Kurgu: Ziyaretçi Deneyimi

İz Bırakan Bir Yürüyüş: Rampadan Tören Alanına

Yürüyüş rotası, iniş, seyir noktaları

 

Çankaya Caddesi üzerinde ufak bir meydanlaşma ve döşemedeki malzeme farkı ziyaretçiyi kendine çeker. Buradan başlayan rampalı geçiş, kentsel yoğunluktan doğal peyzajın sessizliğine doğru ritmik bir iniş sunar. Bu hafif eğimli rampa, fiziksel bir iniş olmanın ötesinde, ziyaretçiye zaman içinde bir yolculuk deneyimi yaşatır.

 

Rampanın her kırılma noktasında Botanik Park’a açılan panoramik bakışlar sunulur.
Bu bakışlar, doğanın sürekliliği ile insan hafızasının geçiciliği arasında şiirsel bir karşıtlık yaratır. Ziyaretçi, bir yandan geçmişle yüzleşirken, bir yandan doğanın sonsuz döngüsüne tanıklık eder.

İnişin sonunda ulaşılan tören alanı, hem bir toplanma hem de bir düşünme mekânıdır. Dikmelerden süzülen suların merkezde buluştuğu bu alan, sessiz bir sonsuzluk hissi yaratır.Mekânın ortasındaki su yüzeyi, geçmişten bugüne akan hatıraları birleştirir; hafızayı, zamanı ve doğayı bir arada tutar.

 

Ziyaretçinin deneyimi, mekânın doğal akışına bırakılmıştır. Hiçbir yönlendirme ya da dayatma olmaksızın, her birey bu yolculuğu kendi ritmiyle, kendi duygusal katmanlarıyla yaşar.

 

Malzeme ve Atmosfer

Zamana Uyumlanan Doğal Doku

Malzeme dili, dokular, yaşlanma

 

Anı mekânı tasarımında seçilen malzemeler, mekânın taşıdığı hafıza ve doğayla kurduğu ilişki kadar yalındır. Sertlikten ve abartıdan uzak; zamana, iklime ve doğal çevreye uyumlu malzemeler tercih edilmiştir.

 

Rampa boyunca kullanılan doğal ahşap kaplama, doğanın sıcak tonlarını ve dokusunu mekâna taşır. Bu yüzeyler, hem peyzajın sürekliliğini bozmaz hem de ziyaretçiye doğayla temas eden bir zemin deneyimi sunar.

Dikmeler, mat dokulu galvanize çelik malzemeden tasarlanmıştır. Bu dikmeler hem dayanıklı bir duruş sergiler, hem de çevredeki ağaçların doğal dikeyliğiyle zarif bir ilişki kurar. Özellikle ışıkla ve mevsimsel değişimlerle birlikte farklı zamanlarda değişen gölge oyunları, mekâna yaşayan bir yüz kazandırır.

 

Anma/tören meydanı mat, taraklı doğal taş bir yüzeydir. Bu yüzeye kazınmış su olukları, mekânın merkezinde sessizce akarak bütünleşir. Yansıyan gökyüzü, akan su çizgileri ve toplanan havuz yüzeyi, sabit bir nesne değil, sürekli değişen bir deneyim sunar. Suyun berraklığı ve yüzeyde oluşan hafif dalgalar, mekâna dinginlik ve sonsuzluk hissi verir.

 

Peyzaj düzenlemeleri, Botanik Park’ın mevcut bitki çeşitliliğine ve özgün tasarımına saygı göstererek minimal müdahalelerle desteklenmelidir. Tüm malzeme seçimleri ve atmosfer kurgusu, ziyaretçiye zorlamadan, doğal bir akış içinde düşünme, hissetme ve hatırlama imkânı tanıyan bir zemin oluşturur.

 

Sonuç

Hafızadan Sonsuzluğa

Sonsuzluk, hafıza, barış

 

Dışişleri Şehitleri Anı Mekânı, bireysel kayıpları kolektif hafızanın sonsuz döngüsüne taşıyan sessiz bir akış kurar. Her bir isim, her bir adım ve her bir su damlası; birlik içinde, ortak bir geleceğe doğru birleşir. Bu anı mekânı, ne geçmişe hapsolur, ne de geleceğe kayıtsızdır. Doğanın sürekliliği içinde, kayıpları iyileştiren, zamanı birbirine düğümleyen bir duraktır.

Mekân, Çankaya’nın diplomatik ve kültürel ağırlığına yaraşır bir hafıza durağı olarak kurgulanmıştır. Doğal topografyaya ve ekolojik sürekliliğe saygılı bir şekilde tasarlanan bu anı alanı, geçmişle yüzleşme, doğayla bağ kurma ve ortak bir geleceğe olan inanç üzerine düşünmeyi amaçlar.

 

Her bir adımda, her bir dikmede, her bir su damlasında; kayıpların ortak sesi, yaşamın sonsuz döngüsüne karışır. Böylece mekân, yalnızca şehitleri anmak için değil; barışı, dayanışmayı ve hafızanın onarıcı gücünü hatırlamak için de var olur.

Künye

 

Konum: Ankara

İşveren: Ankara Büyükşehir Belediyesi

Ekip: Y. Burak Dolu, Merve Torlak, Koray Bayraktutan, Saleh Malek, Kutay Şengöçmen, Osman Kongul, Zeynep Kılıç

Proje Tarihi: 2025

Arsa Alanı (m²): 900

Tür: Yarışma

Program: Anıt, Kamusal Alan

Kapsam: Konsept Tasarım

Fotoğraf: Merve Torlak

Galeri

Proje Konumu

KOOP Mimarlık

 

Şahkulu Mahallesi,
Kumbaracı Yokuşu, No:57, D:5,

Beyoğlu / İstanbul / Türkiye

 

Al Tayseer Street, No 67, Flat 403,

Al Ain Central District, Abu Dhabi, UAE

info@koopmimarlik.com

 

+90 212 293 73 83

 

 

 

+971 0 50 412 71 00