Wasl Evi

 

Al-Wasl: Kurak Ama Verimli Coğrafyalarda Mimarlık

 

“Geçmişi olmayan bir milletin ne bugünü vardır ne de geleceği. Allah’a şükürler olsun ki, milletimizin bu topraklarda yüzyıllar öncesine dayanan köklü ve gelişen bir medeniyeti vardır. Bu kökler, milletimizin görkemli bugününde ve beklenen geleceğinde her zaman yeşerecek ve çiçek açacaktır.”
– Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan

 

Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurak manzaralarında bolluk bir çelişki değil, bir gelenek olarak tanımlandı. Al-Wasl, yani “bağlantı”, bu projenin özündeki amacı yansıttı: insanları, iklimi, toprağı ve hafızayı yeniden birbirine dokudu. Arîş ve taş evlerin mekânsal zekâsından, Şa’bi konutların modüler pratikliğinden ve geleneksel yerleşimlerin ekolojik mantığından beslendi. Bu öneri, atalara dayanan bilgelikle köklendi ve geleceğe dönük bir ev modeli oluşturuldu.

 

Geçmişi taklit eden bir yapı değil, geçmişten evrilen bir ev tasarlandı. Gölgelikli avlular, biyolojik drenajlarla çevrili sokaklar, pasif soğutma kuleleri ve yükseltilmiş toprak kütleleriyle Al-Wasl, iç ve dış, mahrem ve kamusal, geçmiş ve gelecek arasında yaşayan bir eşik olarak kurgulandı. Bu yapı yalnızca bir barınak değil, aynı zamanda sürekliliğin, dayanıklılığın ve aidiyetin ekolojik bir örüntüsü olarak kurgulandı.

 

Geleneksel Evler

Atalara Dayalı Mantık

Arîş, mercan taşı ve kerpiç bloklarla inşa edilen yapılar, kapalı bir avlu etrafında düzenlendi. Mekânlar avlu duvarı boyunca yerleştirilerek revak ve iwan gibi öğelerle gölgelikli eşikler ve iklimsel tamponlar oluşturuldu. Bu geçiş alanları, kamusal, yarı özel ve özel bölgeler arasında birer filtre işlevi gördü.

 

Sha’bi Evleri
Devlet tarafından yaptırılan bu evler, katmanlı konut anlayışını devam ettirdi. Kamusal yöne bakan meclis ile iç avlu arasında mekânsal hiyerarşilere saygı gösterildi. Revak, servis geçitleri ve çevresi duvarlarla örülü avlular gibi unsurlar, yeni inşaat sistemlerine uyum sağladı ve kültürel sürekliliği korudu.

 

90’lar Sonrası Evler
Kopuş
Villalar ve siteler, içe dönük tipolojilere yöneldi. Hâlâ duvarlarla çevrili olsalar da bu evler parselin ortasına yerleştirilen müstakil yapılar oldu — iklimsel zekâyı ve mahalle ilişkilerini göz ardı etti. Çoğu, geleneksel kentsel formlara referans vermeksizin inşa edildi ve bu da tipolojik bir kopuşa işaret etti.

 

Önerilen Tipoloji
Wasl Yeniden Bağlantı

Al-Wasl bu evrimi dikkate alarak, geleneksel modellerin ekolojik, mekânsal ve sosyal zekâsını yeniden sahiplendi. Tasarım, avlu mantığını, geçiş alanlarını ve katmanlı eşikleri yeniden yorumlayarak mekânla, insanla ve iklimle sürekliliği yeniden kurdu.

 

Sokak Ara Yüzü: Duvardan Ekolojik Sürekliliğe

Mevcut durumda, villalar ve site yerleşimleri yüksek duvarlarla çevrili olup sokakla ilişkileri kopuk olarak tanımlandı. Yayaların, trafik şeridiyle mülk duvarı arasında sıkıştığı; gölgelik ya da güvenlik gibi unsurların neredeyse yok olduğu gözlemlendi.

 

Öneri, bu eşik alanın katmanlı ve yürünebilir bir kentsel ekosistem olarak geri kazanılması yönünde yapılandırıldı. Sokak sınırı; yeşil tampon, yaya yolu, bisiklet yolu, ikinci bir yeşil şerit ve yüzer bir yaya platformu sıralamasıyla yeniden kurgulandı. Bu platform, evlere özgü teraslara dallanarak kamusal ve özel alanın birleştirilmesi tercih edildi.


Evlerin ön bahçelerinin artık izole olmadığı; sokak sürekliliğinin gölgelikli, geçirgen ve yarı kamusal alanlarla—geleneksel barahalara benzer şekilde—uzatıldığı oluşturuldu. Bu açık alanların, geçirgen malzemeler ve bitkilendirme sayesinde termal konforu artırdığı; aynı zamanda biyolojik çeşitliliği desteklediği, suyun emilimini sağladığı ve ısı adası etkisini azalttığı gözlemlendi.


Artık sokak arayüzü, izole eden değil; insanları, hareketliliği ve ekolojiyi birbirine bağlayan bir yapı olarak tasarlandı.

 

Topla, Filtrele, Tahliye Et: Suya Dayanıklı Yaklaşım

Şiddetlenen iklim koşullarına yanıt olarak, proje zemin ve su ilişkileri boşluklu bir yapı ve peyzaj stratejisiyle yeniden kurgulandı. Dış mekânların tamamı—sokaklar, yürüyüş yolları ve avlular dahil—çakıl, sıkıştırılmış toprak veya geçirgen taş döşemelerden oluşan geçirgen katmanlar olarak tasarlandı. Bu yüzeyler, ısı kazanımını azaltmak ve suyun emilimini artırmak amacıyla kuraklığa dayanıklı bitkilerle desteklendi.


Ani ve aşırı yağışlar artık bir tehdit olarak değil, bir kaynak olarak ele alındı. Barahalar ve avlular ilk yağmur toplama alanları olarak işlev görerek suyu sokağa paralel uzanan bioswale yollara yönlendirdi. Bu bioswale yollar—veya “vadi”ler—çevredeki açık alanlardan gelen yüzey akışlarını toplayan, bitkilendirilmiş ekolojik koridorlar olarak kurgulandı.

Bioswale içinde su önce topraktan süzülerek alttaki gömülü, delikli ve geçirgen bir drenaj katmanına yavaşça emildi. Yağış bu delikli drenaj sisteminin kapasitesini aşarsa, taşkın su geleneksel bir drenaj hattına yönlendirildi. Böylece hem sürdürülebilirlik hem de güvenlik sağlandı.


Her parselin bu sistemle ilişkilendirilmesiyle proje, kentsel ölçekte sürekli bir ekolojik döngü oluşturdu. Her bir avlu (hawsh), ön bahçe (baraha) ve yaya yolu, daha geniş bir hidrolojik ağın parçasına dönüştümikroiklimi serinletti, su baskınlarını önledi, toprağı yeniden canlandırdı ve kesintisiz bir ekosistem inşa etti.


Bu yaklaşım, iklimsel uyumu mekânsal ve toplumsal bir değere dönüştürdü ve Al-Wasl’ın temel ilkesi olan ekoloji yoluyla bağ kurma anlayışını güçlendirdi.

Yerleşim düzeni, merkezdeki özel bir avlu (hawsh) ve iki ön bahçe (baraha) etrafında şekillendi—bunlardan biri meclis için, diğeri ise özel giriş içindi. Yaşam alanları, yatak odaları ve servis birimleri avluyu çevreledi. Servis çekirdeği hem ev halkına hem de misafirlere hizmet verdi. Zemin kattaki çok amaçlı oda; yaşlılar, misafirler veya özel gereksinimli bireyler için esneklik sunarak kapsayıcı ve kültürel olarak duyarlı bir yaşamı destekledi.

Evde üç farklı giriş bulunur: Meclis barahasından resmi misafirler için bir giriş, şoför için ayrı bir giriş ve ikinci baraha üzerinden sakinler ile yarı özel misafirler için ana giriş tanımlandı. Meclis misafirleri misafir kanadında kaldı; ancak davet edilirlerse iç avluya da geçebildi.


Avlu, oturma odası, üst kattaki tüm odalar ve teraslar yalnızca ev sakinlerine ayrıldı. Plan, üst katta iki ek yatak odasıyla yapılabilecek gelecekteki genişlemelere olanak tanıdı; böylece büyüyen aileler için esneklik sağlanırken, mekânsal hiyerarşi net bir biçimde korundu.

Pasif Tasarım Stratejileri
Al-Wasl ısı kazanımını azaltmak için çakıl çatılar ve kurak iklim bitkileri (xerophytic vegetation) kullandı; arîş bölücüler gölgelikler ve kepenkler ise gölge sağladı. Avlu düzeni su öğeleri ve yükseltilmiş kütleler hava akışını artırarak termal konforu iyileştirdi. Kütlelerin parçalı kurgusu ve yüksek duvarlar gölgeli alanları genişleterek daha serin bir mikroiklim oluşturdu ve kentsel ısı adası etkisini azalttı.


Hibrit Entegre Pasif Soğutma
Bahadori’nin araştırmalarından ilhamla barjeel sistemi geliştirildi. Sıcak hava, ıslatılmış seramik kolonlar aracılığıyla yakalanıp filtrelendi ve aşağıya yönlendirildi. Hava alçaldıkça buharlaşma yoluyla soğuma sağlandı. Soğuyan hava, yer altı kanalları veya duvar menfezleri ile iç mekâna aktarıldı. Soğutmada kullanılan su, toplama haznesinde birikti ve kapalı devre sistemle tekrar yukarıya pompalanması tercih edildi. Bu hibrit strateji, geleneksel rüzgâr kulelerini buharlaşmalı soğutmayla destekleyerek düşük enerjili ve verimli bir iklim kontrolü olarak kurgulandı.


Enerji Toplama Işık Kontrolü

Güneye bakan güneş panelleri elektrik üretimi için yerleştirildi ve bu enerji entegre bir batarya sisteminde depolanması sağlandı. Panellerin eğimli yüzeyleri, yalnızca güneş enerjisi verimini artırmakla kalmayıp, üst kattaki odalara doğal ışık sağlayan dolaylı kuzey yönlü tavan pencereleri olarak oluşturuldu. Bu çift işlevli strateji, gün boyunca hem enerji verimliliği hem de iç mekân konforu olarak desteklendi.

 

Malzemeler

Proje, geleneksel ve sürdürülebilir malzemeler bir araya getirilerek tanımlandı: sıkıştırılmış toprak blokları, yeniden kazanılmış tuğlalar, arîş paneller ve ahşap elemanlar kullanıldı. Dış mekânda çakıl ve sıkıştırılmış toprakla ısı kazanımının azaltılması sağlandı. Geçirgen zemin yüzeyleriyle ekoloji ve görsel doku zenginleştirildi. Malzeme paleti; termal performans, geri dönüştürülebilirlik ve yerel bulunabilirlik öncelik alınarak seçildi ve doğal dokunsallık çağdaş detaylarla harmanlandı.

Sıkıştırılmış Toprak Yapı İnşaası

Sıkıştırılmış toprak yapım, binanın termal çekirdeği olarak tanımlandı. Prefabrik bloklar birbirine geçmeli olarak üretildi ve sahada kolayca monte edilmek üzere tasarlandı. Üst katta, geri dönüştürülmüş inşaat atıklarından üretilen hafif rebirth tuğlalar kullanıldı. Prefabrik gölgelik elemanlar ve ahşap deckler kuru montaj yöntemiyle birleştirildi. Sistem; aşamalı inşaata, çevresel duyarlılığa ve gelecekte sökülebilirliğe olanak tanıyacak şekilde kurgulandı, gömülü enerji minimize edildi ve el işçiliği tekniklerine saygı gösterildi.

Künye

 

Konum: Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri

İşveren: Mohammed Bin Rashid Kamu İnovasyonu Merkezi

Ekip: Y. Burak Dolu, Merve Torlak, Koray Bayraktutan, Tuğçe Baylan, Kutay Şengöçmen, Celil Emre Kınalı, Zeynep Kılıç, Osman Kongul, Ayşenur Eke, Asya Çiçek Nas, Denizhan Evşen

Proje Tarihi: 2025

Kapalı Alan (m²): 490

Arsa Alanı (m²): 460

Tür: Mimari Tasarım, Kentsel Tasarım, Peyzaj

Program: Konut

Kapsam: Konsept Tasarımı

Galeri

Proje Konumu

KOOP Mimarlık

 

Şahkulu Mahallesi,
Kumbaracı Yokuşu, No:57, D:5,

Beyoğlu / İstanbul / Türkiye

 

Al Tayseer Street, No 67, Flat 403,

Al Ain Central District, Abu Dhabi, UAE

info@koopmimarlik.com

 

+90 212 293 73 83

 

 

 

+971 0 50 412 71 00